Zor Bir Yaşam Bölüm 9:Ringe Bağlı Hayatlar

Gönderen Oğuz99

Bu turnuva dışarı çıkmak için tek yolumdu.Ata2000'in burada tanıdıkları sayesinde bu turnuvaya katılma hakkı kazanmıştım.Eğer kazanırsam ceza süreme bakılmadan salıverilecektim.Rusya'ya gittiğimde kalpaklı Kızılordu askerleri,Kızıl Bayrak'tan ibaretti her yer.Özellikle devlet daireleri çok sıkı yönetiliyordu.İşçilere burada daha çok değer verildiği kesindi.Ata2000 yanında en iyi dövüşçüsü olan Hakan adında bir Türk pengueni de getirmişti.Herneyse..Hapishaneye geldiğimizde rakiplerimin yanında sıra oldum.Önümüzdeki Rus gardiyanlar:
-откуда они берутся и где вы от всех преступлений говорят!
Çevirmen:
-Gardiyanlar sırayla adınızı,nereden geldiğinizi,nereli olduğunuzu ve suçunuzu söylemenizi istiyor 

Sırayla başladılar:
-Vasili05 Bulgaristan,Varna,Sofya Cezaevi,Cinayet
-Dimitri2004 Rusya,Moskova,Sibirya Cezaevi,Banka soygunu
-François9 Fransa,Marsilya,Paris Cezaevi,Cinayet
-Hans897 Avusturya,Salzburg,Viyana Cezaevi,Adam yaralama.

İçlerinden çekik gözlü benim gibi mavi renkli bir penguen son derece havalı görünüyordu:
-Pamukyoti,Kazakistan,Astana,Sibirya Cezaevi,Suikast
Sıra bana gelmişti:
-Ozieeboo,İtalya,Sicilya,Bobsled Cezaevi,Finansal suç
Gardiyanlardan biri gülerek:
-деловой человек среди вас должен сказать!
Çevirmen herkese hitap ederek:
-Demek aranızda bir iş adamı var!
Kazakistanlı penguen:
-Bende Rusça biliyorum seni aptal! 
Çevirmen:
-Sadece işimi yapıyorum!Ayrıca burada başka dövüşçüler de var.
Daha sonra kırmızı renkli,çekik gözlü bir penguen daha konuşmaya başladı:
-Xiao123 Japonya,Kuşimoto,Tokyo Cezaevi,Cinayet.
Onun yanındaki kaslı kahverengi penguen:
-Derek3433 Amerika,Los Angles,Teksas Cezaevi,Adam yaralama
 Sıra sandalyede oturan havalı bir tipe daha gelmişti.Gardiyanlardan biri:
-в состоянии пойти в финал будут бороться с этой пингвина
Çevirmen ise:
-Finale çıkacak olan penguen şurdaki dövüşçü ile dövüşecek.Kendini tanıt!

-Antonio345 Brezilya,Sao Paulo,Buenos Aires Tutukevi,Yasadışı dövüş.
Bu penguen yeşil renkli,uzun sarı saçlı,son derece kaslı ve uzun boyluydu.Kazakistanlı penguen gülerek:
-будет подпруга!(Çocuk oyuncağı)
Bunu duyan gardiyan elindeki sopasını çıkararak:
-Заткнись, ты, грязный свитер!(Kapa çeneni seni Kazak!)
Kazakistanlı penguen de hiç korkmuşa benzemiyordu:
-Скажи мне, что вы можете сделать(Ne yapabilirsin söylesene?)
Bunun üzerine üç gardiyan Kazakistanlı'nın üzerine yürüdü ve sopalarla ona vurmaya başladılar.Bir süre sonra gardiyanlar yeniden konuşmaya başladı:
-У вас есть право на труд в течение часа каждый день.Вы будете работать в каменоломне вне его каждый день
 -Hergün bir saat çalışma hakkınız olacak.Onun dışında taş ocaklarında çalışacaksınız.Karşılaşmalar sizlere bildirilecek.Şimdi gidebilirsiniz.

Ata2000 ve Hakan ile birlikte bir saatlik çalışma sonrası kamyonlara bindirilerek çalışmaya götürüldük.Hava çok soğuktu.Neyse ki bizler penguendik ve bu soğuk iklime alışıktık.Ama Akdeniz ikliminde doğmuş olan bir penguenin ister istemez soğuktan titremesi normaldi.Bir süre sonra havaya alıştıktan sonra buz kesmiş taşları parçalarına ayırmaya başladık.Kazakistanlı göz ucuyla beni süzüyor,diğerleri de karşılıklı olarak atışıyorlardı.Kazakistanlı:
-Hey İtalyan!diyerek bana seslendi.En azından ülkemle dalga geçen biri olmamıştı!
Başımı çevirdiğimde:
-Bu turnuvayı kazanacağını mı düşünüyorsun?O zaman ringde benden sıkı bir dayak yemeye hazır ol?
Hiç oralı bile olmadım:
-Kapa çeneni ve işine bak diye cevap verdim.
Kazakistanlı daha da sinir bozucu olmaya başlamıştı:
-Seni çizmene geri göndereceğim! 
Yasak kelimeyi söylemişti.Sinirlenerek:
-SENİ AŞAĞILIK HERİF!diye bağırarak üzerine yürüdüğümde gardiyanlar hemen oraya koşup beni sopalarla dövmeye başladılar.Cezaevi müdürü yanımıza gelerek:
- Рядом с двумя ячейками!(Hücreye atın!)

Ata2000 hücre kapısında benimle konuşuyordu:
-Öfkene hakim olmalısın evlat.Her dövüşçü rakibini sinir etmeye çalışır.
-Ama ülkemle dalga geçti ihtiyar.Benim yerimde olsan ne yapardın?
Ata2000:
-Onun seviyesine inmemek ona vereceğin en güzel cevap evlat.
Gardiyan Ata2000'in yanına gelerek:
-в течение долгого времени(Zaman bitti!)
-Gitmeliyim.Hakan ile seni karşılamanın olacağı gün bekliyor olacağız.Kendine dikkat et.Karşılaşman yarın.
Kazakistanlı:
-Выпустите меня,Выпустите меня(ÇIKARIN BENİ!ÇIKARIN!!)diye bağırıyordu.
Gardiyan kapının yanına gelerek önce benim kapımı,sonra onun kapısını açarak:
-У вас есть матчи завтра(Yarın karşılaşmalarınız var.)


Ertesi sabah hapishane yönetimi tarafından çekilen kuralarda iki maç olacaktı.Buna göre ben Bulgar Vasili05 ile,Kazakistanlı ise François9 ile dövüşecekti.Kuranın hemen ardından hazırlandığımız sırada Hakan bana çeşitli taktikler veriyordu:
-Gardını sakın düşürme,rakibinin zayıf noktasını görürsen o yöne vurmaya bak!
Ata2000:
-Sana güveniyorum evlat,başaracaksın.
Dışarıda anons duyulmaya başlanmış,fotoğraf makinelerinin deklanşör sesleri buraya kadar geliyordu.Bazı gazeteciler soyunma odasını kadar gelmişti.Aralarında Club Penguin Times muhabirleri bile vardı.
-Efendim dövüşçümüz hakkında ne düşünüyorsunuz,şampiyon olacak mısınız?
Hakan ise gazetecileri itekleyerek:
-Soru almıyoruz arkadaşlar!diyerek onları dağıttı.
Biz dövüşü izlememiz için ayrılan locaya geçerken dövüş için bahisler oynanıyordu.Bahisçi iş adamları,yanlarındaki kadınlar..Hepsi oradaydı.En sonunda Rusça anonslar duymaya başladık:
-дамы и господа!
Добро пожаловать в тюремной боевой турнир между!(Bayanlar,baylar!Hapishaneler arası dövüş turnuvasına hepiniz hoşgeldiniz!)

-Bugünkü karşılaşmalar bir hayli çekişmeli gibi görünüyor.Kazakistanlı Pamukyoti,Fransız François9'a,İtalya'dan Ozieeboo Bulgaristanlı Vasili05'e karşı!diye İngilizce bir anons duyuldu.



-Bugünkü dövüşlerde Kazakistanlı Pamukyoti ve Club Penguin'den gelen Ozieeboo'nun mücadelelerini izliyoruz!diyen İngilizce bir anonstan sonra dövüşçüler sahaya çıktı.

Bir süre sonra ringe çıkan dövüşçüler akıl almaz br hızla yumruklaşmaya başladılar.Kazakistanlı rakibine hiç aman vermiyor,yumruklarını ve tekmelerini inanılmaz bir çeviklikle karşılıyordu.Aniden müthiş bir perende atarak rakibini bir anda yere sermişti.Fransız ayağa kalkarak dövüşmeye devam ediyordu ki Kazakistanlı bir tekme ile yere düştü.Tam nakavt olacakken yerden yuvarlanarak ringin öteki tarafına geçti ve tekrar gardını alarak dövüşmeyi sürdürdü.Fransız,bir tekme atacağı sırada Kazakistanlı koluyla karşıladı ve şiddetli bir yumrukla rakibini tekrar yere serdi.Hakan:
-Bu penguen gerçekten çok iyi!
Ata:
-Kesinlikle diyerek ona katıldığını belirtti.Sonra bana dönerek:
-Ama şampiyonumuz belli :) dedi
O sırada Rusça bir anons duydum.
-был действительно захватывает дух бой!François9 матчи против итальянской Ozieeboo на французском!(Gerçekten nefes kesici bir karşılaşmaydı:Sıradaki karşılaşma İtalyan Ozieeboo,Bulgar Vasili05'e karşı!)

Hakan beni maça hazırlarken Ata:
-Hadi evlat göster kendini!Başaracaksın ve finale çıkacaksın!
-Tamam ihtiyar.Elimden geleni yapacağım.
Ringe ilerlerken aklıma kötü şeyler getirmemeye çalışıyordum.Gardiyanlar İngilizce olarak:
-Umarım dayak yemezsin!derken bana bir ağızlık uzattılar.Ağızlığı taktığım anda göz alıcı ışıkların arasında ringe çıktım.Tabelalarda bana oynanan bahislere baktığımda %30 luk bir oran vardı.Locaya baktığım zaman iş adamları,kumarbazlar ve onların yanındaki kadınların beni gülerek süzdüğünü gördüm.Bu beni daha da sinirlendirmişti.En sonunda rakibim Vasili'de ringe çıktı.Hakem ikimizi de yanına çağırarak:
-Belden aşağıya vurmak yok.Üçe kadar saydığımda ayağa kalkmazsanız nakavt olursunuz.Yerde mücadele etmek yok!
Ardından zil çaldı..İtalyanlar büyük bir coşkuyla benim için tezahüratlar yağdırıyordu.Vasili in yumruklarını blokluyor,bir taraftan ona vurmaya çalışıyordum.Aniden bir tekme savurdu.Eğilmemle ona ilk yumruğu atmam bir olmuştu.Bu onu daha da sinirlendirmişti.En sonunda karşılıklı yumruklaşmalarımız başladı.Bir yumrukla bir an sersemliğimden kurtulmaya çalışırken Vasili üzerime doğru koşmaya başladı.Bir tekmeyle onu yere serdikten sonra yumruklamaya başladım.Ama pes etmemiş,tekrar bana yumruklarını savuruyordu.Bir perende attım ve ardından tekmeler savurarak Vasili' yi sersemden beter ettim.Bir daha da ayağa kalkamadı.Hakem:
-Bir,İki,Üç.KAZANAN İTALYAN OZİEEBOO!
Ata ve Hakan:
-BRAVO!diye bağırıyor,işadamlarının bana bakışları hayranlığa dönüşmüştü.François'i ringde bırakmaya gönlüm razı olmadı ve elinden tutarak onu da ayağa kaldırdım.Ama bu hareketi yapınca locadan gülüşmeler duymaya başladım:
-Göteriş mi yapıyorsun söylesene?diye bağıran bir kadının sesini duydum.Ona bir cevap verirdim ama başım yumruklardan dolayı çok ağrıyordu!!


Ata2000 içeri geri döndüğümde:
-Bugünkü maçta çok iyiydin evlat.Çeyrek finaldesin!
Bunu duyduğuma mutlu olmuştum.Ancak son derece buruk bir sevinç yaşayacaktım..


Devam Edecek.....

KEHANET (tanıtım)

Gönderen Adsız

Dört kişiden oluşan fakir bir aile. Buradaki kural "Sakın Gözünü Kırpma" eğer gözünü kırparsan, her şey değişir!

Zor Bir Yaşam Bölüm 8:Düşünmek İçin Yeterli Zaman

Gönderen Oğuz99

Uzun süren bir aradan sonra tekrar merhabalar CPH okuyucuları.Uzun süren bir tatilin ardından hikayelerimle tekrar sizlerleyim.Yeni gelen yazar arkadaşıma da başarılar diliyorum:)

Hücremde ilk gecem gerçekten zor geçmişti.Mahkumların horlamaları,uykularında sayıklamaları gibi birçok şeyden rahatsız olmuştum.Gardiyanlara gelince;onlar daha beterdi.Cezaevi müdüründen bahsetmiyorum bile..

Bir ay sonra Meer ziyaretime geldi.Hapisten çıkmam için mafya babalarından Rsnail benim için seferber olmuş,bulunduğum hapishanede Ata2002 adlı bir pengueni bulmam gerektiğini söyledi.Kime sorduysam herkes beni küfredip başından savıyordu.En sonunda içlerinden biri köşede Find-Four oynadığını söyledim.Tam onun yanına giderken tanıdık bir ses duydum:
-Seni tanıyorum!diye bağırdığında kafamı çevirdim.Bu penguen Alexander'ın ta kendisiydi.
-O şişko penguen Meer'in yanında olan penguensin sen!Sizin yüzünüzden 3 aydır buradayım!
-Bizim yüzümüzden değil kendi salaklığından yakalandın seni aptal!diye cevap verdim.
-Meer'e gününü gösterecektim ama mecbur seninle idare edeceğim!demesiyle yumruğunu savurması bir olmuştu.Hemen yumruktan sıyrılıp ona sağ yumruğumla cevap verdim.Yumruklaşmaya başladığımızda avludaki bütün penguenler bizi izleyip bağırmaya başladılar.Bu eğlenceyi onların kaçıracağını düşünüyor musunuz?Köşede Ata2002 beni izliyor:
-Sizce hangisi galip gelir?diye soruyordu yanındakilere.

Kavga sırasında kafama inen bir sopa darbesiyle kendimden geçtim ve hücre kapısında tekmelenirken kendime geldim.Gardiyan:
-Yarına kadar su ve yemek yok!Havalandırmaya bile çıkmayacak!

Ertesi sabah uyandığımda koridorda yankılanan orta yaşlı iki penguenin seslerini duydum:
-İşimi göreceğini düşüyor musun?
-Bizim çocuklar onu ayırmasaydı Alexander'ı bile haklayabilirdi.
-Bu çocuk sanırım sonradan patlayan fırtına gibi!
-Kesinlikle!

Kapıdan aralanan ışık gözlerimi kamaştırmaya yetmişti.Gözlerim ışığa alışırken gür bir penguen sesi:
-Adım Ata2002.Gardiyanlar beni aradığını söyledi.İsmini bahşeder misin evlat?
-Adım Ozieeboo.Bana Ozi derler diye cevap verdim.
-Buradan kurtulmam için Rsnail size ulaşmamı söyledi dediğim anda Ata2002:
-Rsnail önce bana olan borcunu versin!Dövüşçümün kazandığı parayı geri vermedi!
-Ama senin için bir şeyler yapabilirim evlat.Zira avluda az kalsın Alexander'ın canını okuyordun diye ekledi.

Daha sonra beni dövüşçülerini eğittiği odaya götürdü.Orada birkaç hareket öğrendikten sonra neden bu kadar sıkı çalıştığımızı anlamıştım.Ata2002 beni Hapishaneler Arası Dövüş Turnuvasına hazırladığını,eğer kazanırsam beni dışarı çıkarmasının daha kolay olacağını söylemişti.Ama öncelikle Alexander'dan kurtulmalıydım.

1946 yılına girdiğimizde koğuştaki bütün kanı bozuklar benim yumruğumun tadına bakmış,herkesten saygı görmeye başlamıştım.Ata2002'nin dövüşçülerinden birini döven Alexander beni spor salonunda beklediğini söylediğini öğrendim.Spor salonuna gittikten sonra sadece ikimiz kavgaya tutuştuk.En sonunda yumrukların etkisiyle yere yığılan Alexander cebinden çıkardığı bıçağı bana savurmaya başladı.Tam bana saplayacakken bir hareketle bıçağı karnına sapladım ve orada can vermişti.


Bundan böyle koğuş ağası dedikleri saygı gösterilen kişi bendim.Öyle ki gardiyanlar hücreme radyo bile koymuşlardı.Şimdilik güzel bir hayat yaşıyordum..

5 yıl geçmişti.Artık 1950 yılına gelmiştik.Ve gençliğimin beş senesini bu lanet hücrede geçirdim.Sonunda beklediğim gün gelmişti.Dövüş Turnuvası için Rusya'ya gidiyorduk....


Devam Edecek...

Hoşbulduk!

Gönderen Adsız

Merhaba Club Penguin hayranları. Benim Club Penguin serüvenim Disney Channel'daki Club Penguin reklamını görür görmez başladı. Hemen bilgisayarıma koştum ve üye oldum. Sonra, zaman geçtikçe oyunumuz gelişti ve bir sürü fun siteleri açıldı. Ama içlerinden birisi farklıydı. O sitede yer alabilmek için elimden geleni yapmaya çalıştım. Uzun lafın kısası "hayallerim gerçek oldu.Ben yeni yazarınız! "
Club Penguin Adsı" ında yazarlık yapıyorum ve genel olarak macera, polisiye yazıları yazarım, yazmaktan hiç üsanmam. Yani yazacağım hikayeleri bir araya getirince Roman kadar olur. :) Umarım iyi anlaşırız. 
"Hepinize İyi Oyunlar"...

"BANA ULAŞABİLMEK İÇİN: burakatesoglu37@gmail.com "
                                                                                                                    -Moviestars 1

Zor Bir Yaşam Bölüm 7:Dönüm Noktası

Gönderen Oğuz99

Başıma gelen şeyi anlatmadan önce anneme söz verdiğim gibi görünürde bir iş bulmam gerekiyordu.En sonunda babamın yanında çalıştığı adamın adresini bulmuştum.Summit Limanı'nda bulunan bir yazhaneydi.İçeri girdiğimde son derece somurtkan bir yüzle pizza yiyen,hemen yanındaki sandalyede de takım elbiseli bir penguen Club Penguin Times'ı okuyordu.Kapıyı kapattığımda penguen bana dönerek:
-Hey!Kapat şu kapıyı!Dışarısı çok soğuk!
Ve ekledi:
-Sen de kimsin?
-Adım Ozieeboo.Burada Fernando05 adında bir sendika patronunu arıyorum.Babam eskiden onun için çalışırdı.Belki bana verecek bir işi vardır.
-Babanı belki hatırlıyor olabilirim.İsmini bahşeder misin?
-Vittorio12 diye cevap verdim
Gözleri birden faltaşı gibi açıldı:
-Aaah Vittorio!Demek sen onun oğlusun.Onun gibi asil bir adamın oğlu senden başkası olamaz!Özellikle Türk çalışanlarla çok iyi anlaşıyordu!Peki şimdi nerede?
Kabuk bağlamış yaramı kanatmıştı..
-Babam 3 ay önce vefat etti.
-Aaah olamaz!Ama yapacağımız birşey yok.Bir gün hepimiz aynı yere gideceğiz değil mi?diyerek gazete okuyan penguene döndü.O da yüzünü kaldırmadan:
-Maalesef Fernando diye cevap verdi
Fernando da devam etti:
-Pekala!Doğru yere geldin parlak çocuk!Sana verecek bir işim var!Danikus sana etrafı göstersin.

Danikus ister istemez kalkarak bana limanı gösterdi.Sonra bir kamyonete geldik.
-Şu kasaları kamyonete yükle.İşin bitince 40 coins alacaksın.Kutular kırılırsa para yok.Hadi iş başına!
Bir gecede kazandığım para bunun neredeyse 20 katıydı,hatta daha fazla.Bu insanlar nasıl bu koşullarda çalışıyordu?İster istemez kutuları kamyonete yüklemeye başladım.Yaklaşık 1 saat sonra kutuların hepsi kamyonete yüklenmişti.Ancak bu kadar az para alacağımı tahmin etmemiştim.Kapının önünde hala gazetesini okuyan Danikus bana dönerek:
-Bitti mi?
-Evet,kırk coins sende kalsın!İş derken kölelikten bahsetmiyordum!Kendine bir Cream Soda alırsın!diye cevap verdim.
Danikus sinirlenerek:
-Pekala toz o zaman!Bir daha buranın yakınından geçtiğini görmeyeyim!
-Geçmeme gerek yok çünkü Meer'in şirketinde bunun yüz katı kadar para kazanabilirim.
Danikus,Meer'in adını duyduktan sonra bana dönerek:
-Dur biraz!Meer mi dedin!Onun adına çalışan biri neden bu limanda çalışsın ki?Sen ne halt ettiğini zannediyorsun!
Ve ekledi:
-Gel benimle
Fernando bu kez bana daha yüksek getirisi olan bir iş vermişti.İşçilerden aylık berber parasını almam gerekiyordu.İçlerinden biri zorluk çıkarmış,onu da yere sermiştim.Artık kazandığım paranın haddi hesabı yok gibiydi.Aynı zamanda annemin de dediği gibi bir iş de bulmuştum.


Ne yazık ki herşey bir günde o kadar basit bir nedenle bitmişti ki.Anlatma vaktinin geldiğini düşünüyorum.1945 Ekim ayının bir günü evden dışarı çıkarken Meer'in evinin önünde pardesülü ve takım elbiseli adamlar görmüştüm.Adamlar beni göz ucuyla izliyordu.En sonunda biri önüme gelerek:
-Penguen Ozieeboo siz misiniz?diyerek elindeki polis kimliğini gösterdi
-Benim bir sorun mu var?diye sordum
Polisin yüz ifadesi birden değişti.
-Benzin hisselerini yasadışı yollarla satmaktan dolayı tutuklusunuz!
Kelepçenerek arabaya tıkıldım.

Karakol nezarethanesinde 2 gün sonra davamın olacağını öğrendim.Ve o zaman başıma gelen şeyi anlamıştım.Benzin hisselerini çaldığım bir gün benzincide çalışanlardan biri beni ispiyonlamıştı.Büyük bir olasılıkla bu işin içinde başkaları da vardı.İyice bataklığa saplanmıştım,ancak kürek çekebiliyordum...Dava üç ay içinde karara bağlandı.Meer'in tuttuğu avukat ne kadar iyi olsa hiçbir şeye yaramamıştı.
-Penguen Ozieeboo bu güzel ülkenin en zor zamanında yasadışı yollarla finansal suç işlemekten dolayı bu mahkeme sizi ON YIL HAPSE mahkum etmiştir.Sizin gibi bir savaş gazisi daha aklı başında davranmalıydı..

Annem ve kardeşimin ağıtlarıyla cezaevi arabasına bindirildim ve Bobsled Cezaevi'ne konuldum.Cezaevleri...katiller,hırsızlar,psikopatlar ve kanı bozuk kişiler.....Kötünün de kötüsü...
Cezaevine geldiğimde okkalı bir dayak yedikten sonra saçlarımı yeni gelen mahkumlarla birlikte kestiler.Gardiyan ise bize dalga geçiyor:
-Güzellik salonuna hoşgeldiniz bayanlar!Çok güzel görüneceksiniz!!diyordu.
Kanı bozukların bana adeta taze balık muamelesi yapmasından sonra on yıllık evime kapatıldım..Burada on yılımı geçirmektense keşke Fransa'da Daniel ile birlikte ölseydim...


Devam Edecek....

Zor Bir Yaşam Bölüm 6:Büyük Vurgun

Gönderen Oğuz99

Nitromearda 1 hafta kadar doktorun evinde kalmış,ben de parayı Meer'in kasasına saklamıştım.Ama daha çok eksik vardı ve paranın süresi 2 gün içinde bitiyordu.Parayı yetiştiremezsem annemi ve Silvia'yı daha kötü şeyler bekliyordu.Geçenlerde yine aylak aylak dolaşırken sokakta kardeşim Silvia'yı rahatsız eden takım elbiseli bir adam gördüm:
-Kaçma benden güzelim!
-Rahat bırak beni!
Hiçbir şey söylemeden o penguenin ağzını burnunu kırmıştı.Penguenin de Silvia'nın iş arkadaşı olduğunu öğrendim.Aynı bizim gibi gangsterlerle bağlantısı olabileceğini söylüyordum.Ama umrumda değildi.Hayatta annem ve kardeşimden başka hiç kimsem yoktu ve onların canını yandığını gördüğümde o kişinin canı daha da yanacaktı..

Her neyse..Sıradaki işim benim için dönüm noktası olmuştu.Son yaptığım iş ve kardeşimin belalısıyla uğraşmaktan adam akıllı uyuyamamıştım.Her zamanki gibi iş almak için Nitro ve Meer'in yanına gittim.
-Hehehhe!Nerdeydin söylesene?diye sordu Meer
-Sence son işten sonra biraz dinlenmeyi hak etmiyor muyum?
Nitro adeta turp gibiydi:
-Fazla stres yapmana gerek yok Ozi!Yorucu işler bunlar!
Hemen yanımızda gri takım elbiseli bir penguen bağıra bağıra telefonla konuşuyordu.O adamın bağırması Plaza'dan bile duyuluyordu:
-Ne demek şimdi veremem!O para bana gelecek!
Nitro'ya dönerek:
-Söylesene şimdi ne yapacağız?
Nitro hiç istifini bozmadan:
-Birazdan göreceksiniz diye cevap verdi.
Sonunda penguenin bağırması camları çatlatacak düzeye ulaşmıştı:
-İKİ AY MI?! İKİ AY ÇOK FAZLA!PARAMI İSTİYORUM!ANLADIN MI BENİ?
Telefonu büyük bir gürültüyle kapattıktan sonra bildiği bütün küfürleri sıralayarak:
-BURADA HAYIR KURUMU MU İŞLETİYORUZ?!diye bağırdı
Sonra yanımıza gelerek:
-Lanet olsun!Kesin cezasını!
Nitro:
-Anladığınızı düşünüyorum.İkiniz Summit Alışveriş Merkezi 3.Pasaj'daki kuyumcuyu soyacaksınız!Fazla vakit kaybetmeyin.Bu arada adamlarımız size iki tamirci kıyafeti ayarladı.
Meer:
-Bence bu işi gece yapmalıyız
Nitro:
-Aşırı zekisin Meer!Ben de hemen camı kırıp girmenizi söyleyecektim!
-Bu iş aşırı basit dedim tedirgin bir sesle
Meer büyük bir rahatlıkla:
-Neden herşeyi zor görmek zorundasın ki?

Gece olunca Meer ile birlikte Summit Alışveriş Merkezi'ne geldik.Arka kapıdaki kapıyı kırdıktan sonra mücevherleri çuvallara doldurmaya başladık.Kaderin bir cilvesiymiş gibi  on sekiz yaşımda suç üstü yakalandığım geceyi hatırladım.O gecenin etkisinden kurtulmaya çalışırken bir cam kırılma sesi ile kendime geldim.Meer:
-Çabuk saklan!
Vitrinlere saklandığımızda büyük bir kamyonetten inen pantolon askılı,kasketli ve aralarında Rusça konuşan penguenler içeri girdi.Patronları zannettiğim deri ceketli bir çete üyesi de onlara emir yağdırıyordu:
-Elinizi çabuk tutun!Birazdan aynasızlar doluşur buraya!давай,давай(Hadi,Hadi!)
-Bunlar kim be?diye sordum
Meer:
-Alexander07!Rus sokak serserisi.Kahretsin onlar da damladı!
Birden Meer saklandığı yerden çıkarak silahını Alexander'a doğrulttu:
-Tekrar hoşgeldin ayyaş Rus!
Bütün çete üyeleri üzerimize silahlarını doğrultmuştu:
-Meer!Şu Amerikalı şişko!Burası benim bölgem!Burada soygun yapamazsınız!Defolun gidin!
Meer soğukkanlılıkla:
-Eğer buranın senin bölgen olduğunu bilseydim burayı yakardım!
O sırada polis telsizleri ile sirenler duyulmaya başlamıştı
-3665!Summit Alışveriş Merkezi'nde silahlı soygun ihbarı!!
-Anlaşıldı merkez yoldayız!
Tamirci tulumumdaki silahı çıkarıp:
-Hadi Meer!Gitmeliyiz!
Meer gülerek Alexander'a döndü ve:
-......öp!!
Ve koşmaya başladık.Arkamızdan silah sesleri,kurşun vızıltıları duyulmaya başladı.Ne yapacağımızı bilmiyorduk.İki ateş arasında kalmıştık.Pasajda izimizi kaybetmiştik ancak bizi takip ediyorlardı.Sonunda bir şekerci dükkanında sıkıştık.Meer:
-Beni koru!Şu kapıyı kırmaya çalışacağım!
Tabancam ile karşımızdakilere ateş açıyor,bir taraftan da üzerime dolu gibi yağan kurşunlardan korunmaya çalışıyordum.Meer ise kapıya küfürler savurarak kilidi kırmaya çalışıyordu.Birden yan tarafta polisler göründü:
-ÇABUK OL!POLİS GELİYOR!diye bağırdım
Meer ise kapıyı bir tekmeyle kırarak:
-Bu taraftan çabuk!
Çatı katına çıktığımızda alışveriş merkezinin önü polis arabalarıyla doluydu.Meer bu seferde üst kapıyı kırmaya çalışıyordu.Ben de merdivenin kenarında nefesimi tutmuş gelecek olanları bekliyordum.Birden bir polis önüme fırladı.Can havliyle onu iki kurşunla yere serdim.Ölmemişti ama arkamızdan ateş ediyordu.En sonunda çatıya çıktık.Çatıdan karşı binaların yangın merdivenine ulaşacaktık ancak tabeladan sürünmemiz gerekiyordu.İster istemez sürünerek karşıya geçmeye çalışırken aşağıdan polisler bize ateş etmeye başladı.Seken kurşunlar yüzünden az kalsın aşağıya düşüyorduk.Meer'e dönerek:
-Aşağı düşersek pekmezimiz akacak!
-Ben burdan geçmeyi istemedim!diyerek cevap verdi.
Sonunda karşıya geçmeyi başarmıştık ancak elinde av tüfeği olan bir grup polis ile karşılaştık.Onları atlattıktan sonra ara sokaklara kaçmıştık.Binanın arasındaki sokakta Alexander ve çetesi yakalanmıştı.
-Bırakın beni!Ben birşey yapmadım!AVUKATIMI İSTİYORUM!diye bağırırken gülmekten ölmek üzereydik.Sessizce bu işi de bitirdikten sonra gereken para artık birikmişti.Ertesi sabah şehir kuyumcunun soyulma haberi ile çalkananırken gizlice Silvia'yı dışarı çağırdım ve ona parayı götürdüm.Artık borç batağından kurtulmuş,kendimize yeni bir hayat kurabilirdik.Ancak yeni bir ev hayalim vardı.Hep kendime ait bir igloom olsun istemiştim.Ancak bu hayalimi gerçekleştiremeden öyle bir şey olmuştu ki hayatım sonsuza kadar değişecek,bambaşka bir penguen olacaktım...


Devam Edecek...

Oyun Günü (5.Bölüm: Dedektif)

Gönderen Ata Mutlutürk

Hemen Gary'den kamera kayıtlarını istedim. Ama bir problem vardı; Kamera kayıtlarının olduğu kasetler ortada yok!
 İnanılmaz! Yoksa bu planlı bir tehdit miydi? Aklıma şu soru takıldı; Crisdog aslında kötü bir suçlu mu? Zonnie'nin Oyun Günü'nün başına alınması ne kadar doğru? Zonnie'yi Oyun Günü'nün başına KİM aldı? İşte burda duralım. Aunt Arctic'in yanına gittim. Bana Zonnie ve Crisdog ile ilgili dosyaları vermesini söyledim. Gözüme ters giden bir şeyler vardı, daha doğrusu hatırladığım bir şey:
 16. Club Penguin Sporları,  15 Temmuz 2006.
Zonnie789 adlı penguen Torbalı Yarışta Jojo adlı pengueni hile yaptığını yakalayıp Elite Penguin Force (EPF)'ye bu durumu bildirdiği için Oyun Günü'nün yöneticiliğine laik görüldü.
  
Buraya kadar acayip bir şey yok, fakat Zonnie'nin bana bir konuşma yaptığını hatırlıyorum:
 "16. Club Penguin Sporları, 15 Temmuz 2006, arkadaşım Jojo ile iyi arkadaştık. Taa ki o yarışmaya kadar... Ben kazanınca tabii benden küstü. Bu çok acı verici bir duygudur dostum. Seni anlıyorum."
 Arkamdan Tazboi adlı bir dedektif geldi. Bu olayın tamamen kandırmaca olduğunu söyledi.
-Nasıl kandırmaca? Bunun açıklaması ne olabilir ki?
-Aslında bu adadaki diğer penguenlerin bu olayı böyle algılanması için planlanmış bir düzmece. Aslında Jojo bilerek hile yaptı. Çünkü plan Zonnie'nin yönetici olması üzerine planlanmıştı. Anlaşılması çok basit bir şey bu.
-Tabii ya! İkisi de yarışa bu yüzden girdi! E tamam ama, Crisdog93 sonrada mı tutuldu? Ayrıca, Crisdog93 bana yurtdışından bir arkadaş olarak tanıtıldı?
-Bir penguen yurtdışından tanımadığı bir insanın arkadaşı olabileceğine neden inanır ki? "AYRICA", senin eline Crisdog'un senin arkadaşın olduğu bilgisi nerden geçti ki, akıllım?
-Bana Nitromearda adına bir arkadaşım söylemişti? Neden ki?
-Neden her şeyi bana soracağına arkadaşını arayıp sormuyorsun? Çünkü sıkılmaya başladım!
-Seinle tartışma başlatmak istemiyorum ama sölerine dikkat et, ukala!
 Her neyse... Gerçekten de haklıydı, en azından merak edip sorabiirdim. Hemen şimdi aradım;
-Alo?
-Alo Ata?
-Nitro Ne' haber?
-İyilik sağlık, sen?
-Beni boşver, sana bir şey sormam lazım.
-Seni dinliyorum.
-Senin eline Crisdog'un benim arkadaşım olduğu bilgisi nereden geçti ki?
-Eee, halamlar adanın biraz öbür tarafında yaşıyor, telefonla konuşurken Oyun Günü konusu açıldı, bana, kendisine yurtdışından bir arkadaşının geldiğini ve onunla tanışınca onu gerçekten de SEVECEĞİNİ söyledi.
-Ben kendisini yeterince sevmeye çalıştım, ama o beni sevmedi. Ve ayrıca sen de bu işin içindeysen ve bunu şimdi söylersen, gerçekten kızmayacağım. Ama eğer ki bunu sonradan duyarsam, işte o zaman külahları değişiriz. Tamam mı?
-Neden bahsettiğin konusunda hiçbir fikrim yok, Ata. Seni anlayamadım.
 Telefonu kapattım. Arkadaşımın bu konunun içinde olduğundan hiç şüphem yok. Ama neden Nitromearda? Neden en yakın arkadaşım? Birisi onu zorluyor mu?
Devam Edecek...

Oyun Günü (4.Bölüm: Tehdit)

Gönderen Ata Mutlutürk

Taa ki... O gölge arkamda belirdi; Crisdog'un silüeti tam olarak arkamdaydı...
 Ağzından bir sözcük çıkmak istiyordu, kılıçla dudaklarını yırtacaktı adeta o sözcük...
"Ihım" diyebildi sadece.
Ve elinde sözcük olan dilindeki küçük askerler dökülmeye başladı ağzından:
-Antrenmanında umarım yorulmazsın, Ata...
-Crisdog, hilelerin beni engelleyemeyecek, bunun örneğini gördün.
-Dur bir dakika, o "engelleyemeyecek" kelimesi YANLIŞLIKLA ağzından çıktı galiba?
-Haha! Çok komiksin! Sahada yeterince komik olduğunu düşünmüştüm ama bu fazla komikti işte...
-Ama ben bu meslekte ilerlemeyi tercih etmeyeceğim, ben sahada sana karşı bir rapçi olmayı daha iyi bir meslek olarak gördüm...
-Dikkat et Crisdog! Bu SAÇMA sözcüklerle çevreyi kirletme bence... Zaten sahayı yeterince kirletmiş gibi görünüyorsun!
-Sözü kısa tutalım ve önümüze bakalım derim ha? Gerçek anlamda!
 Önüme baktığımda bir daha hiçkimseye güvenmeyeceğime yemin ettim... Zonnie ve Oreo karşımda duruyorlardı. Belli ki bir sonraki maçta şike yapılacaktı!...
 Zonnie'nin söyeyeceği 2 kelime her şeyi ispat ediyordu:
-DİKKAT ET!
Yanımdan sessizce uzaklaştılar...
 Beynimden bıçaklandım sanki... Orada heykel gibi kalıverdim...
1 GÜN SONRA...


Hala unutamıyordum... Dünkü olay 1 Nisan şakası gibiydi, ama 1 Nisan değildi... OYUN GÜNÜ'ydü...
 Antrenmanlar bittikten sonra 2. maç gelmişti. 2. Turda ben ile Crisdog eşleşmiştik. Dünkü olaydan sonra zaten bunu bekliyordum...2. Tur 2 maçtan oluşacaktı... Evet ben açıkçası FİNAL'de eşleşeceğimizitahmin etmiştim ama bunlar beni kıskandırmayı da düşünmüşler...
 Zonnie düdüğü çalmadan önceki o keskin bakışlarını 1 kilometre öteden bile farkedebilirdim... O düdük çaldı... Yine torbayla yarış oyunu olacaktı... Bu sefer yere bir şişe suyla karıştırılmış deterjan döktü... Yer toprak değil bildiğimiz buz pateni pisti olmuştu. Crisdog'u itmeye çalışırken geriye çektim. Gözlerime inanamadım; Crisdog bilerek yere düştü ve kameralar bana odaklandı! Birinci oldum evet ama basın açıklaması nası odu biliyor musunuz! İşte bölye oldu;
-Sayın Ata 2001, Crisdog'u geri çekip düşürmek için yere suyla çalkalanmış deterjan döktüğünüz doğru mu?
 Beni oyundan diskalifiye etmek için bir tuzaktı bu... Ve bu tuzağa BAŞARIYLA yakalanmıştım...
 Basın açıklaması sırası Zonnie'deydi;
-Ata 2001 sahaya deterjan döküp Crisdog93'ü geri çekmeye çalıştığı için diskalifiye olmuştur, bu kadar!...
dedi...
-Tam tahmin ettiğim basın açıklaması!...
 Bu maçtan suçsuz bir şekilde diskalifiye olursam Crisdog otomatikmen Çeyrek Final'e yükselir!... Bunu göze alamazdım... Hemen EPF'ye gittim ve durumu Gary'e anlattım.
 Olayın ilk başladığı an!.. İşte, orda bir güvenlik kamerası kayıdı olabilirse bu benim için bir kanıt olabilirdi, aradığım şey tam olarak buydu!...
Devam Edecek...