Oyun Günü (1.Bölüm: Katılış)

Gönderen Ata Mutlutürk

Ata 2001'in spora çok ilgisi vardı. Arada sırada sahaya gidip buz hokeyi oynardı. Bir gün yine sahada buz hokeyi oynarken kırmızı-sarı kravatlı cowboy şapkalı bir adam belirdi. Birden yanıma gelip:
-Sen iyi bir buz hokeyi oyuncususun! Sana kartımı vereyim, belki "Oyun Günü"ne katılırsın!
-Oyun günü mü? dedi Ata 2001.
-Evet! Her yıl Yaz tatillerinde yapılır! dedi adam.
-Bu "Oyun Günü"nde ne yapılır bayım?
-Koşu yarışları, dans yarışmaları, BUZ HOKEYİ ve daha binlerce oyun!
-Tabii ki gelirim!
-Ama oralara müfettiş geldiğinde çok başarılı ol!
-Nasıl isterseniz! dedi Ata 2001
Ertesi gün herkes işinden çıkmış, güneşleniyordu. Onca çalışmanın payını almışlardı. Pazartesi sendromu, çok sıkı çalışmanın yerini 90 günlük güzel bir tatil almıştı. Çok rahattık. Aunt Arctic hariç... Oyun Günü için gazete yazıyordu. Gary süslemeleri yapıyordu. Bu yaz pek fazla işi yoktu. Adanın en azılı suçluları Oreo, Herbert ve Klutzy bile Club Penguin Adasını yok etmeyi bırakıp, tatilin tadını çıkarıyorlardı. Bu yaz şahane olacak gibi gözüküyordu. Herkes mutluydu. Oyun Günü yaklaşıyordu. Aunt Arctic gazeteyi bitirmek üzereydi. Gary bütün işlerini bitirip üniformasını çıkardıktan sonra güneşlendi. Ama güneşlendiğinde bir şeyi unutuyordu; GÜNEŞ KREMİ!
Gary eve geldiğinde sırtını tutup, "AH, AH!" diye bağırıyordu.
-Güneş kremi sürmezsen böyle olur! dedi Ata 2001. Herkes güldü.
O an gelmişti. Herkes işini bitirince Oyun Günü'nü izlemeye gittiler. Benim maçıma daha çok vardı ama. Sonradan plan değişti. Koşu Yarışı'na katılacaktım. Benim Koşu Yarışı'mın zamanı gelene kadar yaz tatilinin keyfini yaşadım. Arkadaşlarım yurt dışından buraya gelmişlerdi. Bir tanesini tanımıyordum. Tanıştık. Adı Crisdog93'müş. İyi birisine benziyordu. Ama koşuda çok iyiydi. Bu benim için sorun olabilirdi ama bu yarış. Kazanmakta var, kaybetmekte...
Koşu yarışları başlamıştı. Buz hokeyine gelince bizim takım yenilmiş. Buna çok üzüldüm. Sıra bana geldiğinde herkes "Hadi Ata 2001, Hadi!" diye bağırıyorlardı. Seyircilerin tezahüratlarıyla içime enerji geldi. yeneceğime emindim. Ama 1.turda tulumla kütüğün üstünden atlayamadığım için yere düştüm. Crisdog önüme geçti. 2.likle bitirdim. Her şey 2.tura bağlıydı. Benden 1 puan önde olsa da hala bir şansım vardı. Koşu 3 tur sürecekti. Eğer berabere kalırsak ödülleri paylaştıracaklardı. Ödül 1.000 Penguen Parası'ydı. Ama bir kişiye 1.000 Penguen Parası vermek yerine ikimize birer 500 Penguen Parası verirlerdi. Berabere kalmak istemiyorum onun için. Her neyse. 2.tur Crisdog tam ağacın çevresinde dolanacaktı ki, taşa takıldı.
2.turda ben kazandım. Şimdi 3.tur. En zor ve en heyecanlı tur buydu. Artık bu iş ölüm-kalım meselesi olduğu için çok ciddiye alıyorum bu turu...
Her tarafta kütük, ıslak yerler ve taşlar vardı. 3. turu iyi hazırlamışlardı. Düdük sesi duyulunca hemen koşmaya başladım. Başlangıç pek iyi değildi ama, sonra neyin nerede olduğunu ezberledim. Kütüklere bakmadan üstünden atlıyordum artık. Bir ara verdiler. Boğazım çok kurumuştu. Kan ter içinde kaldım. O kadar susamıştım ki, nerdeyse verdikleri su şişesini yiyecektim. Koşu kaldığı yerden devam etti. Yaşasın! bu turu da ben kazanınca 1.000 Penguen Parası'nı ben almıştım. Ama hak etmiştim. Çok yorulmuştum. Yinede sonraki hafta için çalışmaya devam ettim. Crisdog yanıma geldi. Bana nefretli gözlerle bakıyordu. Bu beni çok üzmüştü. Ben onunla arkadaş olmak istiyordum. Ama ben kazandığım için bana sinirlenmişti biraz.
Sonraki koşuda bakalım neler olacak...
Devam Edecek...

1 yorum: