Penguenlerin Rüyası: Bir Rüya Gördüm, Bana Gerçekleri Anlatıyordu...

Gönderen Adsız

Her şeyi öğrenen penguen tekrar yalnızlığa boğulmuş gibi hissediyordu kendisini. Sonra tavşana dönüp bir soru daha sordu:
- Ben şimdi o üç klondan birisi miyim?
Tavşan:
- Evet! Öylesin...
Penguen ardından gözlerindeki o hüzünlü göz yaşları ile birlikte oradan ayrıldı. Artık gerçekler ona acı çektiriyordu. Şimdi sırada kendisinden diski alan pengueni bulup diskini geri almalıydı. Böylece gelirken nereden geldiğini ve neler olduğunu görebilirdi! O penguenden önce o diske kendisi göz atmalıydı. Birden penguen hareketlendi. Sonra tavşan:
- Nereye? Hey! Sana diyorum...!
Penguen aldırmadı. Koşmaya devam etti. Bu serüven hayatında hiç yaşamadığı bir serüven olacaktı. Ama buna atılmak zorundaydı. Buradaki masum canlılar için yapmalıydı bunu! Sonra nereye gittiğini bilmeden bir kaleye rastladı. Bu kale yıkılmıştı. Ve tepesinde UyurGezer yazılı bir bayrak vardı. Onun kim olduğunu merak etti ve içeri girdi. Sonra içeride hala hayat olan bir köy buldu. Köyün içinde bir otele girdi. Herkes şaşkındı. Bunlar çok garip canlılardı. Birisine gidip sordu penguen:
- Sizler kimsiniz? Burada neler oldu böyle?
Karşısındaki cevap verdi:
- Adım İzo. Burası da Neryaların yaşadığı tek kaleydi. Ama UyurGezer burayı sömürdü.
Penguen:
- Adın mı? Ad da ne? Daha önce hiç duymamıştım.
İzo:
- Herkesin bir adı vardır. Bu birbirlerinden ayırt edilsinler diyedir. Senin adın da diskinde yazıyordur. Diskini ver de bi bakalım.
Penguen:
- Diskimi biri çaldı!.. :(
İzo:
- Ha! Yoksa... yoksa o mu çaldı? UyurGezer mi?
Penguen:
- O bahsettiğiniz kişiyi tanımıyorum ama bir penguen çaldı.
İzo:
- Evet! Buradaki tek penguen oydu sen gelene kadar. Ve en güçlüsüydü. Hiçbirimiz ona karşı gelemiyoruz. Her zaman bizleri yenmeyi başarıyor. Ama her zaman disklerimizi alamıyor.
Penguen:
- Onun elinden diskimi almalıyım! Yoksa hakkımda hiçbir şey öğrenemeyeceğim. En önemlisi de çıkış kapısını! O benden önce diskimi incelerse çıkışı öğrenir ve hemen disk avına çıkar.
İzo:
- Çıkış mı? Sen buraya yeni geldin demek! Ve geldiğin yolu hatırlamıyorsun. Evet, bu yol diskinde kesinlikle kayıtlıdır. :)
Penguen:
- Peki, burada sizden başka kimse yok mu?
İzo:
- Malesef hayır! Ama bir zamanlar burası çok mutlu bir yerdi. Neryaların bir sürü köyleri, şehirleri, kaleleri vardı. Ama hepsi UyurGezer yüzünden yıkıldı. En son bu kale kalmıştı. Burayı da gördüğün gibi bu hale getirdi. O buraya gelmemeliydi! Biz şimdi ne yapacağız bilmiyorum. Şu anda bizim halkımızdan başka kimse yok burada.
Penguen:
- Yanılıyorsunuz. Var! Ve sizi onun yanına götüreceğim. Orada güvende olacaksınız... :)
İzo:
- Var mı?
Penguen:
- Bekle ve gör! Hadi toplanın Neryalar! Yolculuğa çıkıyoruz! Daha güvende olabilceğiniz bir yere!
Penguen'in aklına bir anda tavşan gelmişti. Onları tavşanın yanına götürüyordu. Yollarda tehlikelerle karşılaşmasalar iyi olurdu. Ama nedense bu yolculuk çok iyi geçeceğe benziyordu. Ve ilk defa penguen mutluydu. Neryaları bulduğu için. Onları kurtardığı için! Onlar hiç de kötü değillerdi. Tam aksine muhteşem ve iyi kalpli canlılardı. İşte yolculuk başlıyordu...
İlk başta geçmeleri gereken yer "Ateş Köprüsü" idi. Oraya gelene kadar mutlu mutlu yürüdüler. Ama köprüyü görünce hepsi şaşırdı. İzo:
- Burayı nasıl geçeceğiz? Bu imkansız!
Penguen:
- İmkansız diye bir şey yoktur! Bana güven.. :)
İzo:
- Tamam. Öyle olsun.
Sonra penguen köprüyü inceledi. Köprü çok sağlam değildi. Bir kişi yürüse yıkılacak gibiydi. Ama burayı geçmenin bir yolu mutlaka olmalıydı. Ama ne? Penguen çok düşündü. Sonra koşup köprünün altına baktı. Büyük bir uçurum vardı. Sonra arkasına baktı bir tahta yığını! Aklına dahiyane bir fikir geldi. Hemen gidip tahtaları aldı. Bir şeyler yapmaya başladı. Kimse onun ne yaptığını anlamıyordu. İzo yanına gidip:
- Ne yapmaya çalışıyorsun? Herkes endişeleniyor? Buradan geçebileceğiz değil mi?
Penguen:
- Kesinlikle! Hiç merak etmesinler!.. :)
Penguen ardından işine devam etti. En sonunda bir mancınık makinesi yaptı. Neryalar da bunu yapıldıktan sonra anladı. Sonra Penguen:
- Evet! Şimdi herkes sıra sıra yanıma gelecek. Ben de hepinizi karşıya fırlatacağım. Merak etmeyin. Menzili köprünün boyuna göre ayarladım. Bir fırlatışta tam karşıya düşeceksiniz. :)
Sonra tek tek herkes karşıya geçti. En sona İzo kalmıştı. İze makineye oturdu. O sırada penguen arkasından bir darbe aldı ve yere düştü. İzo makineden çıkmaya çalışıyordu. Gelenler UyurGezer'in adamlarıydı. Onu uçurumdan aşağı iteceklerdi. Arkada penguen uyandı ve hepsiyle savaşmaya başladı. İzo'nun yanına ulaşmaya çalışıyordu. Bu çok zordu. O kadar kişiyi nasıl atlatabilirdi! En sonunda İzo'yu aşağı fırlattılar. Penguen acıklı bir sesle bağararak:
- Hayıııııııır! Bunu yapamazsınıııııız! Olmaz bu! Böyle olmamalıydı!
Neryalar çok üzgündü. En güçlü krallarını kaybetmişlerdi. Bu çok kötüydü. Ama penguen yerde İzo'nun diskini gördü. UyurGezer'in adamları onu görmeden hemen aldı ve sakladı. UyurGezer'in adamları penguenin yere çöktüğünü görünce daha hiçbir şey yapamayacağını anlayıp oradan uzaklaştılar. Penguen kendisini karşıya fırlattı. Diğer Neryalarla yola devam ettiler. İkinci aşamaya gelmişlerdi. Penguen hala İzo'yu düşünüyordu. İkinci aşamada ise bir köy vardı. Ama bu çok değişik ve korkutucu bir köydü. Kimin köyü olduğu bilinmiyordu. Ama köye girmek zorundaydılar. Köye hep birlikte girdiler. Penguen:
- Sessiz, sakin olun! Ve birbirinizden sakın ayrılmayın! Tamam mı?
Sonra ilerlemeye başladılar. Köy boş gibi görünüyordu. Neryalar arkalarından gelen büyük bir yaratık hissettiler ve hemen saklandılar. Yaratık ise doğrudan pengueni gördü. Penguen arkasını dönüp baktığında Neryaları göremedi. Penguen:
- Nerdesiniz? Ne oldu sizlere? Hay aksi!
Sonra yukardan bir bağarış sesi duydu. Tepeye baktı ve... korkunç bir ejderha ile karşılaştı. Sonra kaçmaya başladı. Ona yem olmamaya kararlıydı. Sonra bir eve girdi. Afişlerle doluydu burası. Bir afiş çok dikkatini çekti. Ejderhayla ilgiliydi bu afiş. Şöyle yazıyordu afişte;
  • Ejderha köyümüze geldi! Ondan saklanarak kurtulabilirsiniz sadece! O köyümüzü lanetledi. Artık köyümüzde çok büyük bir lanet var. Bu lanet ejderhayı yenmeden kalkmayacak! Eğer ejderha yenilirse onun içinde bir çip var. Bu çip kasabayı en yüksek seviye teknolojiye taşıyabilecek bir çip. Ben bunu araştırdım.
    - İzo
Yazının sonunda İzo yazıyordu. İzo! O bunları nasıl araştırmıştı? Demek ki o çok zeki bir Neryaydı. Hemen etraftan bir kaç malzeme toplayıp kendine kalkan, kılıç ve zırh yaptı. Sonra dışarı çıktı. Ejderhayı aramaya başladı. Sonra arkasında bulutların arasından çıkıp geliverdi ejderha. Hemen ağızından ateş püskürttü. Ve Penguen kalkanını tuttu. Bu kalkan muhteşemdi! Ateşini kendine püskürttü ejderhanın. Bu deneyimi hep yaptı. Ejderha giderek zayıflıyordu. Ama ejderha sonunda penguenden kalkanı aldı ve yuttu. Şidmi penguen ne yapacağını bilmiyordu. Ejderha onu köşeye sıkıştırmıştı. Onu öldürecekti ki! Bir yerden ışık geldi. Bembeyaz bir ışık! Işığın içinden biri yürümeye başladı. Yaklaşınca bunun İzo olduğunu anladı. Penguen sevincinden çıldırıyordu. Ama önündeki ejderhayı yenmeliydi önce. Sonra İzo'nun muhteşem bir zırh, kalkan ve kılıçla kendini dekore ettiğini gördü. Bu giysilerle ejderhayı kısa sürede yenmeyi başardı. Sonra penguenin yanına gidip onu kaldırdı. Penguen:
- Sen....sen ölmemiş miydin?
İzo:
- Hayır! Kurtulmayı başardım. Aşağı düşerken bir dala tutundum. Oradan karşıya atladım. Mağara gibi bir yer vardı. İçeride bir sürü malzeme vardı. Kendime ve sana zırh yaptım. Sonra yükümü de alıp yola çıktım. Ama neyseki size yetiştim... :)
Sonra İzo penguene zırhını verdi. Penguen:
- Bana mı bu zırh! Sana minnetarım! Çok teşekkürler!.. :)
Deyip birbirlerine sarıldılar. Penguen ağlıyordu ilk defa! Sonra penguenin aklına disk geldi. Penguen:
- Ha! Sen diskini düşürmüştün köprüde. Ben de onu alıp kaçtım oradan. Al işte bu senin diskin.. :)
İzo:
- Çok sağol! Onu koruduğun için. :)
Sonra penguen:
- Hadi! Şu çipi alalım ejderhadan! Durma! Hadi gel!
Sonra birlikte ejderhanın yanına gittiler. İçini açtılar. Ve içinde küçük beyaz ve parlayan bir parça buldular. Penguen bunu alıp kendi sırtındaki disk yerine taktı ve etrafa tuttu. Her şey değişiyordu birdenbire. Bu köy eski halinden çıkıp son teknoloji bir köy oluyordu. Köyü koruyan güçlü robotlar gelmişti. Artık kimse Neryalara zarar veremezdi. Çipi çıkarttı ve İzo'ya verdi. Ardından Penguen:
- Ben gidiyorum! Çipimi almaya. Sen bu çipi koru. Lazım olduğunda kullanırsınız.
İzo:
- Hayır! Ben de seninle geliyorum! Hiçbir şey anlamam! Tamam mı? Bunu da halkıma veririm. Onlar korur. :)
Sonra birlikte yola devam ettiler. Bu serüven hayatları boyunca yaşadıkları en güzel serüvendi. Ama sonunda tavşana ulaşmayı başardılar. Penguen tavşanın mağarısana girdi ve her şeyi tavşana anlattı. Tavşan çok sevindi. Ve penguen:
- Tavşan, sana daha önce hiç adını sormadım. Çünkü ad nedir bilmiyordum. Artık biliyorum. Ve diskimi alınca gerçek adımı öğreneceğim.
Tavşan:
- (Hafif gülümsedi) Evet! Benim adım Yıldız. Çok güzel bir isim bence. Ben adımı çok seviyorum.. :)
Sonra üçü de birlikte UyurGezer'i yenmeye doğru gidiyordu...

Devam Edecek...

11 yorum:

  1. kusura bakma ama çok SIKICI

    YanıtlaSil
  2. +hikayelere niye smiley ekliyorsunuz çok salakça oluyor

    YanıtlaSil
  3. :(((( o kadar kötü mü?

    YanıtlaSil
  4. Z üzülme ben çok beğendim

    YanıtlaSil
  5. neyini begendiniz çok saçma ve SIKICI z bence bu hikayeyi birak kimse sevmiyor pek okumuyorlar

    YanıtlaSil
  6. yeşil üzülme ama sadece iyi

    YanıtlaSil
  7. Beyler ne olursa olsun Yeşil Z arkadaşımızın hakkını yememek lazım.Unutmayın;EMEĞE SAYGI

    YanıtlaSil
  8. Yesil Z büyük çığlığın devamını getirirmisin çok meraklı gidiyor hikayelerini çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  9. Gizemli Kişi (adım Deniz)24 Haziran 2014 12:52

    Beğenmeseniz bile açık açık söylemeyin. Yeşil Z'nin kalbini kırıyorsunuz. Ayrıca bu hikaye çok güzel, nesini beğenmediniz söyler misiniz?

    YanıtlaSil
  10. Kusra bakmayın ama bu hikayeyi beğenmeyen hayatında en fazla 3 kitap okumuştur. Bir kere ilk başta "Bir Rüya Gördüm, Bana Gerçekleri Anlatıyordu..." lafı güzel. Emeğine sağlık Yesil Z.

    YanıtlaSil