Yağmurlu Bir Gün: 3. Bölüm

Gönderen Adsız

rSnowdrop neredeyse ağlayacaktı.
“Bir de hayvanseverler derneğindesin! Sana inanamıyorum”
Sphenis şaşkınlık içinde “Bunu ben yapmadım. Tam durum nedir?”
Snowdrop başını ellerinin arasına koydu.“Tüylerin arasında biraz kurumuş kan da var. Eskiden beri kötü muamele gördüğü kesin. Bak dostum, sanırım bunu sen yapmış olamazsın. Ama kimin yaptığını biliyorsan lütfen söyle, EPF ajanlarına söyleyelim.”

Sphenis başını eğdi. “Bir süre sonra.”
Snowdrop sert bir bakış attı.
Sphenis dışarı çıktı. Hava günlük güneşlikti ama o bulutlu bir havanın karamsarlığı içindeydi. Adeleine yalan söylemişti. Puffle’ın herhangi bir hastalığı yoktu.
Sphenis durumu gözden geçirdi. Puffle ile ilgili ipucuna göre iki olasılık vardı. Birincisi Adeleine puffle’a bir şey yapmamış, bunu yapan hırsızdı. Ama Snowdrop’un ışık hızıyla gagasından yağan sözlerden şu dikkatini çekmişti: Eskiden beri.
Bunu yapan Adeleine olmalıydı.
Puffle’da bir hastalık yoktu demek ki. Ki zaten puffle’ların tüylerini dökmelerine sebep olan bir hastalığın olmadığını anladı Sphenis. Kütüphaneden aldığı kalın kitap böyle söylüyordu.
Birden Sphenis bir şeyi unuttuğunu fark etti. Ve hemen Pet Shop’a geri döndü.
Snowdrop yoktu. Olmaması daha iyiydi. Büyük ihtimalle birinin puffle’na bakıyordu. Sphenis yalnızca Puffle alım kayıtlarını bilgisayara geçiren kişiyle konuşacaktı.
Bundan başka şansı yoktu. “Ben bir kayda bakmanızı istiyordum” dedi Sphenis.
“Elbette buyrun, puffle’ın adı neydi?”
Polite mıydı acaba? Hayır değildi. Peki ne olabilirdi? Pollimdi evet. “Pollim” dedi yavaşça.
Penguen ciddi bir tavırla aradı. “Böyle bir kayıt yok.”
“Penguenin ismi Adeleine.” Dedi Sphenis
“Ah evet. Buldum. Beyaz mı?”
“Evet.” Dedi Sphenis.
“İsmi Pollim değil. Henüz seçilmemiş. ”
“Peki kaç günlük?”
“Hmm.. 8.”
8 mi! 8?
Daha fazla olmalıydı. 8 günlük bir puffle’ın çalınması söz konusu olamazdı. Ele avuca sığmazlardı. Küçük, beyaz bir puffle. Sahibinin eziyetlerinden kaçmış olmalıydı.
Bu konuyla ilgili bazı soruları çaktırmadan Adeleine’e sormaya karar verdi. Ama Adeleine’in vereceği cevapları ifadesinden anlayacaktı. En güvenilir yol.
Adeleine tiyatroda olmalıydı. İçeri girdi. Kostümlü bir penguene “Adeleine nerde?” dedi. Penguen eliyle bir koltuğu işaret etti. Tek başına oturuyordu.
Sphenis şüpheci bir ifadeyle “Puffle’ın hastalığı yokmuş. Eziyet görmüş.”
Ve işte geliyor. Önce 1 saniyelik bocalama, 3 saniyelik şaşırma. Ve ardından hemen üzgün pozisyonu. “Hırsız ona eziyet de mi etmiş?”
Sphenis sert bir tavırla “Uzun süre eziyet görmüş.” Dedi.
Hayrete düştü. Uzun bir süre toparlanamadı.
Sphenis daha da sert bir tavırla “Bana bunu açıklayacak mısınız? Ayrıca puffle’ın ismi yok ve ayrıca puffle yalnızca 8 günlükmüş.”
“Ben… Puffle’ı Skylean’e almıştım. Doğum gününde hediye edecektim. Kendininki kaçmıştı.”
“Neden eziyet ettin?”
“Ben etmedim ki! Hırsız hergün gelip onu dövüyor olamaz mı?”
Sphenis içinden şunları geçirdi. “Ah, ben salak mıyım sandın? Aptal penguen.”
İnanmış gibi görünerek ayrıldı. Bu aralar pek sözü geçen Skylean ile bir konuşma yapması gerekiyordu sanırım. Bir anketör gibi görünmesi gerekliydi. Kahverengi bir peruk takıp Skylean’in igloosuna gitti.
Kapı sonuna kadar açıktı. Bahçede barbekü partisi veriliyordu.
“Skylean siz misiniz?”
Balıkları çeviren kişiye sormuştu bunu. Gülümseyerek “Evet” dedi.
“Ben gazeteden geliyorum. Size bazı sorular sormam gerekecek.”
“Tamam sorun. Ben de şu balıkları çevirirken sıkılıyordum.” Ve herkes güldü.
“Öncelikle Adeleine’i tanıyorsunuz değil mi? Az önce ona da sorular sordum.”
“Aa, evet tanıyorum. İyi bir arkadaşımdır.”
“En sevdiğiniz Puffle nedir?”
“Beyaz. O kadar masumlar ki…”
“Peki en sevdiğiniz oyun?”
“Ben pek oyun oynamam aslında. Zamanımı puffle’lar için harcarım. Ve de partiler için.”
“En sevdiğiniz renk?”
“Beyaz.”
Skylean biraz daha balığı pişirmek için başını eğdi. Başının arkasına pembe bir boya bulaşmıştı.
Sphenis sıkılarak oradan ayrıldı. Skylean’in hiçbir şeyden haberi yoktu. Ve Skylean’in ifadeleri Adeleine’i haklı çıkarıyordu. En güvenilir ifade onunkiydi.  
Sphenis igloosuna doğru giderken birden Adeleine’in igloosunu gördü. Neden olmasın ki? Çitlerin üstünden atlayarak eve girdi. Bahçe kapısı kilitli değildi. İçeri girdi.
Sphenis artık sınırları aşmış olabilirdi. Ama bunu bir olayın çözülmesi için yapıyordu. Ve masum bir puffle’ın bulunması için. Çekmeceleri karıştırdı. Kayda değer pek bir şey yoktu. Bir kağıt. Üzerinde A-1879 yazan. Bunu defterine yazdı.
İgloo’da bir süre gezindi. Sonra sıkıntıyla bahçeye çıktı.
Etrafa bakındı bir süre. Güzel ama pek bakılmamış bir bahçeydi.
Her şey belirli bir düzene göre yerleştirilmişti. Ama bir masa yanlış yerleştirilmişti. Onun orada durmaması gerekiyordu.
Sphenis’in aklına birden bir anı geldi. Bir keresinde uzun ve dağıtıcı süren bir igloo partisinin ardından arkadaşı Fd Pengu’nun yaptığı şey. Tüm çöpleri toplayıp bahçeye gömmüşlerdi. Ve sonra “Yaklaşık 1 milyon yıl sonra bu bölge çok kıymetli olacak çünkü petrol çıkacak!” demişti. Hepsi gülmüştü. Bahçesinin her tarafı düzenli çimlerle doluydu. Ama bir tek orası topraktı. Sonra birinin önerisiyle oraya çiçek dikip orayı kamufle etmişlerdi.
Bu anıyı tekrar yaşadı Sphenis. Fazla zamanının olmadığını biliyordu.
Ağır masayı kenara çekti ve toprağı bir kürekle kazmaya başladı. Bir şey saklıyordu. Ama ne?
Saniyeler geçmek bilmiyordu.
Ve Sphenis, Toprağı tamamen kazdıktan sonra gördüğü şey karşısında şaşkına döndü.
“Güzel bir evdi ama sanki lanet vardı içinde.”
Ve işte lanet.

9 yorum:

  1. offf insanı merak içinde bırakıp gitmesen olmaz mı?? :D

    YanıtlaSil
  2. aynen ve sphenis ben devam etirebilirmiyim

    YanıtlaSil
  3. bu hikaye 5 bölümlük zaten bitecek. benim aklımda bazı planlar var. ben tamamlayayım. bir sonraki hikayeyi birlikte yazarız.

    YanıtlaSil
  4. tamam ben bir tanesine başladım onuda yukarıda ayrı bölüm açsana bir dahakide beraber olsun ok?

    YanıtlaSil
  5. sphenis lütfen yukarıya sphenistemn hikayelermgibi yazsanaaa fd pengu planları die

    YanıtlaSil
  6. bir sonraki bölüm 3 gün sonra. :D

    YanıtlaSil