Zor Bir Yaşam Bölüm 3:Güzel Evim

Gönderen Oğuz99

Sicilya'daki son İtalyan garnizonu da Sicilya Mafyası'nın başı olan Don Antonio'nun isteğiyle teslim olmuş,1944'te Sicliya'da hiçbir Faşist İtalya askeri kalmamıştı.Fakat savaş henüz bitmemişti ve İtalya'daki birliklerin bir kısmı Normandiya'ya,bir kısmı da Fransa'ya,bazıları da Avrupa'nın herhangi bir ülkesine gitmişti.Nazilerin Batı Avrupa'da girmediği yer yoktu.Sadece Sovyetler var güçleriyle direniyordu.

Daniel ve ben Sicilya'daki belediye binasından kurtulmuş,ikimiz de Fransa'ya gönderilmiştik.Amerika ise Normandiya'da tarihin en büyük çıkarmasına hazırlanıyordu.Fransa'da Nazilerle defalarca çatışmaya girdim ve şans eseri burnum bile kanamadı.Daniel ile and içmiş,birbirimizi korumaya yemin etmiştik.Ama bildiğimiz gibi herşeyin bir sonu vardır ve bu son benim dünyamda derin yaralar bıraktı.

Paris'te garnizonumuz ilerlerken birden Nazilerin pususuna düştük.Daniel ve ben bir binanın yıkıntılarını siper almış,ikimiz de düşmana kurşun yağdırıyorduk.Daniel,elindeki otomatik silahla adeta Nazileri avlıyordu.Onu bu kadar öfkeli görmemiştim.Saatler geçtikçe Naziler yanımıza sokuluyor,bizim de korkumuz artıyordu.Daniel:
-Kahrolası pislikler!Canınız cehenneme!!diye bağırmasaydı belki de herşey daha iyi olabilirdi.Naziler sesin geldiği yere doğru geldiklerinde amansız bir şekilde ateşe başladık.Fakat Daniel başından vuruldu.Yerde sürüne sürüne,can çekişe çekişe ölnüştü.Ben ise kolumdan bir makineli tüfek ile vurulmuştum.Ona göre daha şanslıydım ama Naziler, Daniel'in boynundaki Davut yıldınızı görünce onun ölüsüne bile işkence yapmaya başladılar.Kafasını tüfek dipçiği ile ezdiler...
Yanımda arkadaşımın katledilişini ağlayarak izledim.Sonra da hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmişlerdi.Ona en azından bir şans daha verebilirlerdi..

Amerikan destek mangası oraya geldiğinde ben kan kaybından ölmek üzereydim.Manganın içinde bulunan Türk askerleri ise benim için kanlarını vermişler,ben de hayata geri dönmüştüm.Sonunda 1945 Şubat ayında Club Penguin'e yıllık iznimi kullanarak geri döndüm.Tren garında hiç kimse yoktu.Ta ki tanıdığım bir sesi duyana kadar:
-Ozi!Buradayım!
Başımı çevirdiğimde karşımda kimi göreyim?Meer'in ta kendisi!
-Meer!
Bana sarılarak:
-Eve hoş geldin dostum!
-Beni nasıl buldun?diye sorduğumda verdiği cevap ilginçti:
-Kaynaklarım var.Anneni ve kardeşini görmek isteğini biliyorum ama önce birer Cream Soda içelim!
Gardan dışarı çıktığımızda güzel bir araba beni karşıladı:
-Güzel araba!diye karşılık verdim.
Meer ise gülümseyerek:
-Elime geçen bir miktar para ile aldım.
Bu kadar paraya nereden bulduğunu sormayacaktım elbette.Büyük bir ihtimalle kötü işlere girmişti.Arabadayken konuşmaya başladık:
-İşte..Club Penguin!Söylesene burayı özledin mi?
-Özlemez olur muyum?Söylesene en son ne zaman birer Cream Soda içmiştik?
Meer her zamanki imalı bakışını atarak:
-Hadi Ozi hadi!En son sen askere gitmeden önce bara gitmiştik.Baban vefat etmeden önce.
Konu hemen ölmüş babama gelmişti.Konuyu değiştirmek için:
-Bu havanın nesi var böyle?
-Son yılların en soğuk kışı olacağını söylüyorlar!Sokağa dökülen su bile saniyeler içerisinde donuyor!
Daha sonra konu cepheye geldi:
-Söylesene dostum!Oralar nasıldı?Okumaktan nefret ederim ama gazeteyi her gün okudum.Mussolini'yi def ettiniz değil mi?
-Aslında Don Antonio adında bir adamdan yardım aldık.
Meer bana hayretle bakarak:
-Don Antonio!Onu duymuştum!!
-Nereden biliyorsun?diye sordum
-Bu şehirde de onun adamları var.Onlarla uğraşırsan ölürsün!diyerek  cevap verdi.Ve ekledi:
-Madalya aldın mı?
-Evet.
-Vay canına sen artık gerçek bir gazisin!

Bara geldiğimizde Meer iki Cream Soda bardağıyla geldi ve:
-Salut!(Şerefe)diyerek kadehini uzattı
Ben de aynı şekilde karşılık verdim.Birer yudum aldıktan sonra:
-Evet!Artık bir savaş gazisi olduğuna göre iş konuşabiliriz!
Meer cepheye geri döneceğimi daha bilmiyordu.Ona bu durumu açıklamaya karar verdim:
-Aslında Meer,tam olarak geri döndüğümü söyleyemem.
Meer kendisine küfür edilmişçesine bir bakış atarak:
-Ne yani geri mi döneceksin o cehenneme?
-Ne sanıyordun ki?Sicilya'da savaş bitmiş olabilir ama Avrupa'da devam ediyor.
Meer biraz düşündükten sonra:
-Burada bekle!diyerek barmenden telefonu kullanmak için izin istedi.
-Hey Giovanni!Tam senlik bir işimiz var!Adamın adı Ozieeboo.Halledersen sevinirim dostum!Teşekkürler!
Ben de o sırada bana hayranlıkla bakan bir kıza bakıyordum.Bu bakışlardan hoşlandığımı söyleyebilirim:)O sırada Meer geldi.
-Güzel haberlerim var!Artık cepheye gitmiyorsun!Terhis oldun!
-Ne?!Yoksa sen...
-Evet!diye cevapladı Meer.Sahte evrak ile yırtıyorsun dostum!
Cream Sodalarımızı içtikten sonra bir taksiye atladım ve yine o lanet olası pislik içindeki mahalleye geldim.Mahallenin serserileri bana laf atmasına rağmen dönüp onlara bakmadım bile.Apartmana geldiğimde kapıyı çaldım.Kapıyı açtığında annemin biraz daha çökmüş ve zayıflamış olduğunu gördüm.
-Merhaba anne.Geri döndüm.
Annem ve kardeşim bana sarıldı ve sıra akşam yemeğine geldi.
-Silvia bugün özel bir yemek hazırladı.Lazanya.
Lazanyaya ağzım sulanarak baktım.Tam bir parça alacaktım ki annem elime vurdu.
-Ozi!Sen daha iyi biliyorsun!
-Üzgünüm anne.
Yemeğe başlamadan önce mutlaka dua ederdik.Annemin sofrada olmazsa olmaz olarak kabul ettiği bu kuralı demirbaş kuralmız yapmıştık.Kardeşimin ise iş bulduğunu yemek sonrası sohbette öğrendim.Odama girdiğimde hala o eski oyuncaklar,eski yatak ve beyzbol oyuncularının posterlerini yapıştırıdığım rengi solmuş duvarlar...Bu şekilde olamazdı.Kendime kalacak bir yer bulmam gerekiyordu.Nitekim yarın olacaklardan haberim yoktu.

Sabah kalktığımda annemin gittiğim günden beri çıkarmadığı gri montumu ve beyaz gömleğimi giydim.İçeri geldiğimde annem:
-Söylesene Ozi geri dönecek misin?İzin aldığını duydum diye sordu.
Anneme gerçeği anlatmaya karar verdim:
-Aslında geri dönmeyeceğim.Meer benim için halletti.
Annem sinirli bir sesle:
-Meer mi?Başını belaya mı sokmak istiyorsun.Ondan uzak dur oğlum yoksa tekrardan hapse girme tehliken olabilir.
-Anne,tekrar Avrupa'ya gidip vurulmamı,hatta ölmemi mi istiyorsun?diye cevap verdim.
Annemin gözleri yaşardı:
-Hayır..
-O sadece bana bir iyilik yaptı.Merak etme babamın çalıştığı liman müdürü ile konuşacağım.
Annem tekrar bana sarılarak:
-Teşekkürler dedi.

Apartman kapısından çıktığımda kardeşim Silvia ve uzun pardesülü,takım elbiseli bir pengueni tartışırlarken gördüm:
-Beni ilgilendirmez!Patron parasını istiyor!Bir hafta içinde o para gelmezse o evi başınıza yıkarız!
-Gerekli parayı toplayacağım söz veriyorum!
Oraya doğru ilerleyerek:
-BURADA NELER OLUYOR?diye bağırdım ve o pengueni itekledim.Kardeşim ise bana engel olmaya çalışırken penguen:
-Demek kahramanlık yapmaya çalışıyorsun ha?
-Defol git buradan!
Penguen bunun üzerine bana bir yumruk savurdu,ben de onu savuşturarak suratına bir tane çaktım.Bunun üzerine kavga etmeye başladık.Peşpeşe attığım yumruklar sonunda aynen Greengrass'a attığım bir sağ apakratla onu yere serdim.Penguen bir küfür savurarak adeta kuyruğunu kıstırarak kaçan köpekler gibi kaçtı!!
-Defol git buradan seni pislik!diyerek arkasından bağırdım
-İkinizi de mahvedeceğim!
Sıra Silvia ile konuşmaya gelmişti.
-Söylesenize kim bu?
Silvia ise açıkladı:
-Babam bu evi alırken tefecilerden borç almış.O borcu faizi ile geri istiyorlar.
-Ne kadar istiyorlar?diye sorduğumda duyduğum rakam beni kalpten götürecekti.
-İki yüz bin coins!
-Ne?Kahretsin!
Olayın şokunu hala atlatamayan kardeşime sarılarak
-Bunu da atlatacağız.Söz veriyorum.Hadi sen işe git artık.Geç kalacaksın.
-Görüşürüz ağabey.

Bu parayı limanda kazanmam mümkün değildi.Hemen Meer'in apartmanına doğru yola çıktım.


Devam Edecek.....

1 yorum: