Karmakarışık -2

Gönderen Adsız

http://monchocho.com/wp-content/uploads/2011/06/club-penguin-band-tracker-june-2011.png
O gün öğleden sonra iglooma gittim. Hiç kimse hayranlarla yüzleşmek istemiyordu. Ben bunu tek de yapabilirdim ama bu grubun ayrıldığıyla ilgili saçma dedikodulara yol açardı. Cadence de o gün çok meşguldü zaten.
Ertesi gün menajerimiz performansımızın düştüğüyle ilgili birşeyler geveledi. Bize ne oluyordu? O eski coşturucu band neredeydi? Sorun kimdeydi? Kendimizi toplamalıydık! O berbat Snake Band bile bizden daha iyiydi!
Cadence ile artık pek konuşamıyorduk. Buluştuğumuzda da pek samimi değildik. Aramız iyice açılmaya
başlamıştı. Bu beni çok üzüyordu. Artık benim de performansım yavaşça düşmeye başlamıştı.
Artık Band çalışmalarında kimse kimseyle konuşmuyordu bile. Ortalıkta Penguin Band dağılacak mı söylentileri dolanıyordu. Kimsenin umursadığı yoktu bile.
Bir gün Stompin Bob'la şu aşk meselesini konuşmaya gittim. Kapıyı çaldım. Bir süre sonra açtı. Beni görünce şaşırmıştı. "İçeri gel." dedi.
İçeri girdim. "Biliyorsun dostum, son zamanlarda çok garipsin."
Stompin Bob yaklaşık 10 saniye boyunca yere bakıp gülümsedi. "Evet dostum, gerçek aşkı buldum."
"Vay be! Kimmiş bu şanslı? Karizma sonunda aşık oldu!"
Stompin bob biraz düşündü. "Sürpriz olması daha iyidir."
"Ah, pekala. Bu arada G Billy'e ne oluyor hiçbir fikrim yok. Çocuk kendini kaybetti."
"Bu aralar herkes bir dalgın zaten. Bence Penguin Band artık eskisi gibi olmalı!"
Ve bu konuşmadan sonraki provada, Stompin Bob'un performansı artık hat safhadaydı. Karizma artık ortalığı inletiyordu!
Menajer Stompin Bob’un performansından çok memnun olmuştu. Ama benim performansımdan hala memnun değildi. Eskisi gibi olmadığımı söyledi. G Billy'i de azarladı. Petey K'ya ise iç çekerek baktı ve gitti.
"Dostum, senin sırrın nedir?" dedim Stompin Bob'a. "Süpersin yani! Keşke ben de senin gibi olabilsem..."
"Çok basit dostum. Sevdiğin şeyleri aklına getirirsen her zaman daha iyi bir performans sergilersin."
Sevdiğim şeyler… Müzik ve Cadence.
Ertesi gün provada Stompin Bob’un yöntemini denedim.
Aklıma hayranlarımı getirdim. Pek işe yaramıyordu. Çünkü hayranlar ben başarılı olursam beni severlerdi. Basit, ve net. Bu yüzden Cadence’i aklıma getirdim.
Cadence konusunu aklıma getirmem anında kalbimi acıtıyordu. Daha da dalgınlaşıyordum. Ve akorları, tabları, notaları boş verip Cadence’e yoğunlaşıyordum.  Ne olmuştu bize? Ve tabi… Bizimkilere.
O gün çalışmalar bitince G Billy nin yanına gittim.  “Dostum senin neyin var böyle? Hiç eskisi gibi değilsin! Neden böyle oldun?”
Cevap vermeden yanımdan ayrıldı. Ben de Petey K ile birlikte yürüyüşe çıktım. Hayranlar yine bizden imza istiyorlardı. Çığlık atıyorlardı. Ama bazıları şaşırmış bir halde diğerlerinin nerede olduğunu soruyorlardı. Biz de onların işi olduğunu söyleyerek kıvırıyorduk.
Ama gerçekten, diğerleri neredeydi ki?
Bizimkileri Petey K ile toplamamız ve onlarla gerçekten ciddi olan bu meseleyi konuşmamız gerekiyordu sanırım. Çünkü G Billy’nin durumu artık çok kötüydü. Kimseyle konuşmadan geliyor, sonra hemen igloodan çıkıyordu.
Petey K’nın igloosunda (Stompin Bob hariç ne yazık ki. Nerede olduğunu bilen yoktu.) toplandık. G Billy’yi yerde sürünür bir halde getirdim ve koltuğa oturttum.
“Lütfen sizin neyiniz var artık! Hiç eskisi gibi değiliz biz.” Dedi Petey K.
“Ve olamayız da.” Bunu söyleyen G Billy’di. Başını eğerek ayrılıyordu ki onu kolundan duvara yapıştırdım.
“Gitmeyi bile düşünme. Eğer neler olduğunu anlatmazsan seni iple bağlar, denize atarım!”
G Billy benim gayet ciddi olduğumu görmüş olmalıydı. Bu yüzünden kolumdan kurtulup peşinden gelmemi söyledi.
Petey K şaşkın bir şekilde bakıyordu ki ona elimle “bir saniye” işareti yaptım.
Dışarı çıktık. G Billy dalgın bir sesle “Neler olduğunu anlatamam. Bunu yapamam. Çok üzgünüm.” Dedi.
Gerçekten çok sinirlenmiştim. “Sen benim arkadaşımsın. Neler oluyor? Seninle ilgili kötü bir haber varsa… kız kardeşinle mi ilgili yoksa? Bak Bill, arkadaşınım biliyorsun.”
G Billy başını yere eğdi. “Alakası bile yok… Ama madem bu kadar çok öğrenmek istiyorsun, haydi gel.”
İgloosuna gittik. G Billy kıyafet değişikliği yapmamız gerektiğini söylemişti.  “Hayranlar bizi rahatsız etmesin diye.”
O hippiler gibi giyindi, ben de yalnızca atkı takarak dışarı çıktım. Peşinden gelmemi söyledi.
Yolda giderken bir süre sonra durdu. “Cadence’i arasana. Bugün hiç aramadın.”
G Billy’nin hiçbir zaman böyle davrandığını görmemiştim. Şaşırarak aradım.
Cadence soğuk bir sesle “Merhaba.” Dedi. Nerede olduğunu sordum. Çok meşgul olduğunu ve DJ’lik için Dance Club’a ineceğini söyledi.
Telefonu kapattığımda G Billy’nin yüzüne “Bir sorun yok ki?” dercesine baktım. O da bana manalı manalı bakıyordu.
“Beni takip et.” dedi. Artık koşuyordu. Ona yetişmek için zorlanıyordum. Sonunda bir yerde durdu. Nefes nefese kalmıştım.
Pencereyi gösterdi. “Bak.” Dedi.
“Ama ayıp ol…”
“Kapa çeneni seni aptal sarı penguen!” dedi kızgınlıkla. “Yalnızca içeri bak.”
İçeri baktım. Pembe bir penguen ve kırmızı bir tane daha. Pembe olan Cadence’di, evet. Onu nerde görsem tanırım. Peki ya yanındaki de kimdi?
Pencerenin hemen yanına koyduğu lamba gözlerimi alıyor, penguenin kim olduğunu göremiyordum. Ama elini Cadence’in elinin üstüne koydu. Cadence güldü.
Sonunda ışığa alışıp penguenin kim olduğunu gördüğümde artık her şey için çok geçti.
Stompin Bob?!

7 yorum: